#direngeziparkı #occupygezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#direngeziparkı #occupygezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2014 Pazar

Bu Daha Başlangıç-Direniş Sergisi

Tam bir sene önce burada "Çapulcu, Ayyaş, Marjinal Blogger Semi`den Selamlar!" demiştim. Üzerinden geçen bir sene boyunca birlikte çok şeye tanıklık ettik. Protestolarda hayatını kaybedenler, yaralananlar, ağızlarından çıkardıklarını kulaklarının ve vicdanlarının asla duymadığı devlet büyüklerinin ifadeleri, adaletin sadece ismini, tapeler, yalanlar, seçim senaryoları... Soma...Unutmadık ve unutmayacağız.
Önceki gün Bursa`da Nilüfer Belediyesi`nde Nazım Hikmet Kültürevi`nde "Bu Daha Başlangıç, Direniş Sergisi" açıldı. Sergiyi bugün ziyaret ettim; sinirlendim, güldüm, gözlerim doldu derken sergiden çıkarken kalbimin sıkıştığını hissettim.
Nazım Hikmet Kültürevi`ne girdiğinizde sizi yerde "bu daha başlangıç" yazısı karşılıyor. Kafanızı kaldırdığınızda dövizlerin asılı olduğunu görüp rengarenk boyanmış merdivenlerden yukarı çıkıyorsunuz. Penguen belgeseli unutulmamış, önünde ziyaretçi defteri...











Ve serginin üst katı...Kayıplarımız...Gencecik insanlar...Burda söyleyecek bir şey yok artık, gözler dolu...

Direniş Sergisi için başta fotoğrafçı Kemal Aslan`a ve serginin küratörü Atilla Durak`a sonsuz teşekkürler. Ve elbette Nilüfer Belediye Başkanı sayın Mustafa Bozbey ve Nilüfer Sanat çalışanları... Sergi açılışında sayın Bozbey şöyle dedi:
“Tarihimize Gezi Direnişi olarak geçen, uzun yıllar belleklerden silinmeyeceğini düşündüğüm ve yalnızca ağaç kurtarmak değil, ‘demokrasi ve özgürlük mücadelesi’ olarak baktığım olayların yıl dönümünde, böylesine anlamlı bir buluşmaya Nilüfer Belediyesi olarak ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyuyorum.”
Biz de Nilüfer`de yaşamaktan ve böyle "insan" bir belediye başkanımız olduğundan dolayı gururluyuz.

12 Temmuz 2013 Cuma

İşte Bunlar Hep Müzik!

13-15.06.2013, Taksim
Herkesin yana yakıla "dış mihrak"aradığı Gezi olaylarından nasibini alan pek çok kişi arasında Davide Martello da vardı. Kimler ve nasıl bir kafa ile, müziğin arkasında bile "gizli güç" olabilme ihtimalini sorguladılar! Piyanosuna el kondu -ki hiç şaşırmıyoruz artık, O ise sadece barış ve demokrasi için geldim dedi her fırsatta.


Kim bu Davide Martello?

31 yaşındaki Davide Martello İtalyan kökenli, Almanya`da yaşayan bir müzisyen. 7 yaşından beri piyano çalıyor, çocukluğunda düzenli müzik dersi için hiç baskı görmedi, notalara bağlı kalmayı hiç sevmedi, hep hisleriyle çaldı ve bu özgür düşünceyle 17 yaşından beri eserlerini kendisi besteliyor.
Davide Martello, kendi imal ettiği piyanosuyla üç yıl önce "Klavierkunst" ismini verdiği projesiyle yola çıktı. Bugüne kadar 55`ten fazla şehirde, 20`den fazla ülkede meydanlarda çalmış bir müzisyen kendisi.
Davide Martello, "Gezi Ruhu"nu da yanına alarak geçtiğimiz hafta Hamburg St.Pauli`deydi. Gezi Parkı olan St.Pauli`deki Park Fiction`da toplananlara Gezi eylemcileri için bestelediği "Lightsoldiers" ı da çaldı. Aynı günlerde gazetede ropörtajı yayımlandı, ZDF``de Markus Lanz`ın programındaki konuklardan biri Martello idi. Katıldığı her ortamda Gezi ile, Türkiye ile ilgili sorular yöneltildi.
05.07.2013, Hamburg
Yöneltilen tüm soruları içtenlikle cevapladı. 
Gezi olayları başladığında Sofya`daydı, hatta ülkesine geri dönecekti, ta ki Gezi`den haberi olana kadar. Verdiği ani bir kararla ertesi gün İstanbul`a yola çıktı. Ne yapacağını, nerde kalacağını tam olarak planlamadan. Müziğin barış getireceğine, moral vereceğine inandı her zaman. Tıpkı 2012 Noel günü Afganistan`da görevli askerlere çaldığı gibi.
Noel, 2012 Afganistan
Taksim`de sizi en çok ne etkiledi sorusuna verdiği cevap "insanların gözündeki umudu hep hatırlayacağım" dedi. "Taksim Piyanisti" olarak anılmaktan rahatsızlık duymadığını ama kişiden ziyade eylemin, sanatın öne çıkması gerektiğini vurguladı. 
Kesintisiz 14 saat çaldığı o gün, insanların piyanoyu yağmurdan korumak için branda gerdiği, yiyecek-içeçek, maske bıraktıklarını, hep bir ağızdan söylenen, kendisinin de doğaçlama eşlik ettiği şarkıları unutmama imkan yok dedi.
30.06.2013, Dresden
O`nun için Taksim, bugüne kadar müzik yaşamındaki en önemli nokta oldu. Gelecekte belirli bir ülke ya da yer hedefinin olmadığını, dünya üzerindeki her yere, hatta (gülümseyerek) Ay`a bile gidip çalabileceğini belirtti. Ufak bir not: Dilerseniz kendi internet sitesinden yer önerisinde bulunabilirsiniz. 

03.07.2013, Berlin
Davide Martello, İstanbul`dan ayrıldıktan sonra Dresden`de sel felaketi mağdurları için, Berlin`de özgürlük ve demokrasi için çalarken görüldüğü üzere piyanosunun üzerinde hâlâ Türk Bayrağı`nı taşıyor. Martello, Türkiye`den ayrılırken 20 haziranda Facebook sayfasında şunları yazdı: 

I have passed over the border of Turkey. I want to say thank you for all the assistance in getting back my piano and all the love I received. I will keep the Turkish flag on my piano until there is democracy in Turkey.

Although we come from different backgrounds, we are all one family.

Teşekkür Ederim,
Davide

Hani böyle yazdın ya, "...until there is democracy in Turkey"
Yani daha uzun bir yol var önümüzde sevgili Davide. 
Senin müziğinle getirdiğin özgürlük, barış ve demokrasi ruhu devam etmeli ve emin olabilirsin bizler seni hiç unutmayacağız!

Kaynaklar:
http://www.klavierkunst.com/ 
http://www.spiegel.de/fotostrecke/klavierkunst-auf-dem-taksim-platz-fotostrecke-97992.html
http://www.abendblatt.de/hamburg/article117703564/Ein-Piano-auf-Weltreise-zu-Besuch-auf-dem-Kiez.html
http://www.nytimes.com/2013/06/15/arts/music/music-in-istanbul-is-intermission-for-a-protest.html?_r=1&
http://park-fiction.net/
http://www.tagesspiegel.de/berlin/flashmob-auf-dem-oranienplatz-taksim-pianist-davide-martello-spielt-in-berlin/8435718.html
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/06/130618_piyanist_rengin.shtml
https://www.facebook.com/fotografielisaschwegler

28 Haziran 2013 Cuma

Ses Veriyorum: Ouokl!

"Bunlar" olalı üzerinden neredeyse koca bir ay geçmiş. Bu sürede tüm duygular zirve yaptı, her tür duygu dibine kadar yaşandı. Ülke olarak okumadığımız kadar çok okuduk, haberleri, köşe yazarlarını takip ettik, sosyal medya kullandık, bazıları da "penguen" izlemeye devam etti...

Sosyolojik, politik açıdan çok tartışıldı -ki bitmeyecek bir tartışma, "bunlar" ne istiyor kısmı bir türlü anlaşılmak istenmedi.
Tüm bu kaos içinde yaşam durdu sanki bir anda, ne olduğunu anlamadan. "Naber?" sorusunun cevapları olmadı, ya soru anlamsız kaldı ya da ağzımda geveledeğim cevaplar:)

Özetle; çok da anlatacak değilim, ne yaşandıysa ortada zaten.
Benim için çok net olan: bir kriz ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi!

Kafayı toparlayabildiğim zamanlarda da İzlanda hazırlıkları hızla devam etti. Gerekli kağıt işlerinden sonra valiz topla, listeleri kontrol et, eksiklere bak, aile ve kamp için hediyeler al, "National Night" için lokum-fıstık ayarla, yazlık-kışlık kıyafetler seç...derken geçtiğimiz cuma yolcu ettik Peer Ole`yi.

Gülen gözlerle uğurladık, bir ay sonra gülen gözlerle dönsün aramıza umuduyla...