Önce açık hesapları kapatmalı. Kaldığımız yer belli, Peer Ole İzlanda yolcusu demiştik. Süre çalıştı, haftalar geçti, bir ayı tamamlayıp üzerine tatil yaptık çoktan. Zil takıp oynamadım, özledim elbette ama gene de benim için çok zorlu bir süreçti diyemem. Geçti gitti:)
Fotoğraflar (aksini belirtmediğim sürece) Peer Ole`den, anlatacaklarım konusunda da sadece aracı konumdayım...
Dönünce acaba ne kadarını anlatır diye aklımdan geçirdim hep, sonra unuttum bu düşüncemi. Havaalanından eve dönünceye kadar anlattı ve anlattı. Bir ara hiç susmayacak sandım:)CISV İzlanda`nın bu yılki teması "Light Your Fire". Her ülkeden 4 çocuk ve 1 lider katılıyor, İzlanda kampına toplam 12 ülke katıldı, ayrıca 5 ayrı ülkeden JC (Junior Counselors) adı verilen katılımcılar vardı.
Program hiç değişmiyor. İster Amerika`daki kampa katıl, ister Filipinler`deki...
Planlandığı gibi iki kez hafta sonu İzlandalı ailenin yanında kaldı. İlk geldiklerinde ve 2 hafta sonrasında. İkisi de farklı aileler. Kaldığı ilk ailede 9 çocuk varmış bu arada!
İzlanda Peer Ole`yi oldukça etkilemiş; özellikle gayzerler (sıcak su kaynakları), şelaleler, havanın soğuk olması, balina görmesi, müzeler, Vikingler, Troller, enfes tatlılar...
Peer Ole çektiği fotoğraflarla şaşırttı beni. Zaman zaman kendi parmağını çekse de bu işi kotarmış orası kesin!
Böyle olağanüstü ve doğal yerleri gezdiğinizi ve 11 yaşında olduğunuzu düşünün, etkilenmemek mümkün mü?
Kamp hayatı belli, her gün düzenli. Marşları, temizlik saatleri, aktiviteler, 'siesta' zamanları vs.
Duyduğuma ek olarak İzlanda grubunun günlüğü de kamp aktivitelerini anlamam için bana yardımcı oldu. Her gün olmasa da birkaç günde bir genel olarak neler yaptıklarını yazdılar.
Bu yıl CISV`de üst tema ise "insan hakları" idi. Bazı aktiviteler de bu doğrultuda yapıldı. Her ülke delegasyonuna insan haklarının yazılı olduğu bir liste verildi: düşünce ve din özgürlüğü, güvenlik, barış, demokrasiye katılım vb. Ve bu hakları önceliğine göre sıralamaları, nedenleri ile açıklamaları istendi. Görüldü ki, ülkelerin ve kültürlerin farklı öncelikleri olabiliyor. Çocukların ülkelerinde eksik olarak gördüklerine öncelik verdikleri gözlemlendi. Tüm çocuklar, 11 yaş çocuğundan beklenmeyecek bir sorumluluk sergiledi diye de eklemişler.
Kamp, böyle ağır aktivitelerle sürmedi elbette. Katılan her ülke belirlenen ulusal gecesinde (National Night) kendi halk dansını yaptı, yanında getirdiği tadımlık lezzetlerle ülkesini tanıttı. Bizimkiler kısa bir folklor gösterisi sundular, (dans etmeyi hiç sevmeyen Peer Ole çok da memnun değildi bu durumdan:)) yanlarına verdiğimiz lokum ve Antep Fıstığı ile ağızları tatlandırdılar.
Aktivitelerden biri "Rich and Poor". Anlamı şu: çocukları zengin, orta sınıf ve fakir olarak üçe ayırıyorlar. Tüm günü ona göre yaşıyorlar. Peer Ole fakir gruptaymış, sabah kahvaltısı bir odada sadece ekmek ve terayağı yemişler, yemek ise ortak kap içinden sadece pirinç. (dediğine göre dondurucudan çıkmış ve iğrenç) Zenginlerle konuşmaları yasakmış, gün içinde oynanan oyunlarda da Peer Ole`nin deyimiyle 'ezik' olmuşlar hep.
Diğer bir gün "Disability Day". Engelli insanları anlama kısaca. Çocukların kimi göremiyor, duyamıyor, konuşamıyor ya da kolu kırık, hatta yapışık ikizler...Engelli olmayan çocuk da var. Peer Ole günü dilsiz olarak geçirmiş. (dediğine göre çok konuştuğu için dilsiz olarak seçilmiş) "Çok sıkıcıydı konuşamamak" diye anlattı:) Hatta yemek yerken görme engelli bir arkaşına yardım etmesi gerekiyormuş. Konuşamadığından, arkadaşı da göremediğinden bir türlü anlaşamamışlar. Peer Ole, görebilen diğer arkadaşına kağıda yazmış, konuşabilen arkadaşı görmeyen arkadaşına anlatmış!
Siz hiç günü tersten yaşadınız mı? Peer Ole`ye sorun anlatsın:) Uyanıp "iyi geceler" demek, kahvaltı yerine akşam yemeği yemek, aktivitelere 3.den başlayıp geri gitmek, akşam olduğunda kahvaltı yapmak, "günaydın" deyip uyumaya giderek günü tamamlamak demek:) Ufak bir noktayı atladım: tüm bunları yaparken erkekler kız, kızlar erkek olarak günü geçiriyor:)
Aşağıdaki fotoğraf "Open Day" gününden. Her ülke kendi standını kurup, ülkesini tanıtıcı broşürler, ufak tefek tadımlıklar sergiliyor. Sonra sırasıyla gene halk danslarını yapıyorlar. Günün sonunda oraya davetli olarak gelen İzlandalı aileler tarafından sadece hafta sonu için planlandığı şekilde alınıyorlar.
Aktivitelerden diğeri LGBT açılımı ve anlaşılması hedeflenerek oynanan oyun. İzlandalı Lider kendisinin gay olduğunu belirttikten sonra bunun ne anlama geldiğini anlatıp karşılıklı soru-cevaplarla çocukların anlamasına yardımcı olmuş. Oynadıkları oyunu Peer Ole`nin anlatımıyla ben tam olarak kavrayamadım. Sonundaki kazanım net: "onları aileleri bile terk ediyor, ne saçma! Onlar öyle diye kötü insan oldukları anlamına gelmez ki!" dedi. Diğer bir çıkarımı da bunun asla dalga geçme konusu olmadığıydı.
Yukarıdaki görüntü başkent Reykjavík`ten. Hem Peer Ole`nin, hem de CISV İzlanda`nın çektiği daha pek çok fotoğraf var tabii ki. Ancak bazı fotoğraflar için çocukların ailelerinden izin almam gerektiğini düşündüğümden yayımlamıyorum.
Genel olarak diyebilirim ki: Peer Ole çok mutlu döndü. Hatta son gece ayrılacakları için ağlamışlar. Döndüğünde dilini anlamakta zorlandık biraz. Yarı İngilizce, yarı Türkçe konuşuyordu. (ki biraz da artistik havadan) Mırıldandığı şarkılar, marşlar, aktivite isimleri, falanca JC şöyle dedi, şunu yaptı, Sweden`da şunu şöyle yapıyorlar gibi...sonrasında olayı çözdük, havasını aldık biraz:))
Döndüğünden beri en çok sıcaktan şikayetçi. "İzlanda ne güzeldi ya, serin serin. Burda nefes alamıyorum"şeklinde havadan sudan serzenişler... Biraz da haklı, İzlanda`da sıcaklık geceleri 6-7 derece, gündüz ise 10-13 derece arası gidip geldi. Yanılmıyorsam bir kere 14 dereceye çıktı:)
Diğer bir not: gece neredeyse hiç olmamış!
Gitmeden önce Amerikalılar hakkında o kadar atıp tuttu, kamptaki en yakın arkadaşı Amerikalı Drew olmuş:) İkinci kez ailede kaldıklarında birlikte gitmişler, hatta kampta en iyi arkadaş ödülünü almışlar. (World`s Best Friend Award)
Peer Ole, İzlanda`da gittiği her yerden broşürler, haritalar toplamış gelmiş. Seneye olur da hep birlikte İzlanda`ya gidersek diye imiş... Çok düşünceli çocuk çok!
Not: Kamplar hakkında detaylı bilgi için CISV adresine bakmayı unutmayın.
Aşağıdaki fotoğraf "Open Day" gününden. Her ülke kendi standını kurup, ülkesini tanıtıcı broşürler, ufak tefek tadımlıklar sergiliyor. Sonra sırasıyla gene halk danslarını yapıyorlar. Günün sonunda oraya davetli olarak gelen İzlandalı aileler tarafından sadece hafta sonu için planlandığı şekilde alınıyorlar.
Aktivitelerden diğeri LGBT açılımı ve anlaşılması hedeflenerek oynanan oyun. İzlandalı Lider kendisinin gay olduğunu belirttikten sonra bunun ne anlama geldiğini anlatıp karşılıklı soru-cevaplarla çocukların anlamasına yardımcı olmuş. Oynadıkları oyunu Peer Ole`nin anlatımıyla ben tam olarak kavrayamadım. Sonundaki kazanım net: "onları aileleri bile terk ediyor, ne saçma! Onlar öyle diye kötü insan oldukları anlamına gelmez ki!" dedi. Diğer bir çıkarımı da bunun asla dalga geçme konusu olmadığıydı.
Yukarıdaki görüntü başkent Reykjavík`ten. Hem Peer Ole`nin, hem de CISV İzlanda`nın çektiği daha pek çok fotoğraf var tabii ki. Ancak bazı fotoğraflar için çocukların ailelerinden izin almam gerektiğini düşündüğümden yayımlamıyorum.
Genel olarak diyebilirim ki: Peer Ole çok mutlu döndü. Hatta son gece ayrılacakları için ağlamışlar. Döndüğünde dilini anlamakta zorlandık biraz. Yarı İngilizce, yarı Türkçe konuşuyordu. (ki biraz da artistik havadan) Mırıldandığı şarkılar, marşlar, aktivite isimleri, falanca JC şöyle dedi, şunu yaptı, Sweden`da şunu şöyle yapıyorlar gibi...sonrasında olayı çözdük, havasını aldık biraz:))
Döndüğünden beri en çok sıcaktan şikayetçi. "İzlanda ne güzeldi ya, serin serin. Burda nefes alamıyorum"şeklinde havadan sudan serzenişler... Biraz da haklı, İzlanda`da sıcaklık geceleri 6-7 derece, gündüz ise 10-13 derece arası gidip geldi. Yanılmıyorsam bir kere 14 dereceye çıktı:)
Diğer bir not: gece neredeyse hiç olmamış!
Gitmeden önce Amerikalılar hakkında o kadar atıp tuttu, kamptaki en yakın arkadaşı Amerikalı Drew olmuş:) İkinci kez ailede kaldıklarında birlikte gitmişler, hatta kampta en iyi arkadaş ödülünü almışlar. (World`s Best Friend Award)
Peer Ole, İzlanda`da gittiği her yerden broşürler, haritalar toplamış gelmiş. Seneye olur da hep birlikte İzlanda`ya gidersek diye imiş... Çok düşünceli çocuk çok!
Not: Kamplar hakkında detaylı bilgi için CISV adresine bakmayı unutmayın.