Erdil Yaşaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Erdil Yaşaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2013 Cuma

Özendim. Kuş Gözlemcisi Olma Yolunda İlk Adımı Attım, Tüm Kuşlar Davetlidir

Bir iddiam yoksa da sözde 'örnek anne' olan ben, iş kitap okumaya gelince tökezlerim, düşerim, sınıfta kalırım. Kötü bir kitap okuyucusuyum ben, hem de en kötüsünden!
Evde kitap olmayan yer yok gibi. Mutfağında ufak çaplı bir kitaplık sahibi olan ender insanoğluyum. Yemek kitapları, baharat, peynir kitapları ya da gezi kitapları tamamı.
Oturma odası her köşede en afilisinden kule olmuş dergi yığınlarıyla dolu. Okuduklarımı zor atarım. (atmam zaten,  meraklısına veririm okunmaya devam etsin diye)
Yıllardır okumaya alıştığım, zevkle ve gülmeye çoktan planlı şekilde alıp biriktirdiğim Erdil Yaşaroğlu, Komikaze, Penguen kitapları var kitaplıkta. Bunu bilen ev halkı gider TÜYAP`tan annesi için Penguen kitapları alır gelir, ertesi gün okulda Türkçe öğretmeni tarafından azarlanır:) Yaşlarına uygun olmadığı, bozuk ve küfürlü bir Türkçe kullanıldığı için çok hoş bakılmaz karikatür kitaplarına. Haklı bir savunma mı, yoksa bu da bir kültür ve dünyalarına renk katar mı? Hımm...Tartışılır.
Kitaplığın bir kısmında da türlü türlü hobi kitapları ikamet eder: dikiş, kaneviçe, origami, çocuklarla etkinlik kitapları gibi.
Tüm bu çizdiğim tabloyla bir derdim yok aslında. Derdim yarım kalan, hatta hiç okumadığım kitaplarla. Bloglarda yazan roman, şiir eleştirilerine katılayım, yorum yazayım istiyorum ama çıkmaz benden:) Bahsedilen kitap ya yarım kalmıştır, ya henüz eve girmemiştir.
Kendisinin yapamadığının tüm intikamını çocuklardan çıkarmak isteyen modern(!) anneler gibi çocuklara sarıyorum ben de:)
Kitapçılarda ilk uğradığım bölüm çocuk kitapları. Okulun seçtiği kitapları onlardan önce veya onlarla birlikte ben de okuyorum. Günışığı Kitaplığı favorimiz: Bataklığın Kıyısındaki Ev, Büyük Tuzak, Karne Oyunu, Kim Takar Salatalık Kral`ı, 35 Kilo Tembel Teneke, Ağaçtaki Ev...
Bilimsel kitaplarda sıkı takipte olduğumuz ise Tübitak.

Ben de öğreniyorum onlarla birlikte. Kuş Gözlem kitabını elimden bırakamıyorum şu sıralar. Kuş türlerini say deseler 5-6`yı geçmez, hadi bilemedin 10!
Kitap küçük ama etkili olduğunu söyleyebilirim. En azından benim gibi "0 km" yola çıkanlar için:)

Şöyle bir açıklama ile başlıyor kitap:
"Elinizde bulunan kitabın orjinali Büyük Britanya bölgesindeki kuşlara yönelik hazılanmıştır. Bu nedenle kitapta yer alan kuşlardan birkaçı ülkemizde görülmemektedir. Kitabın çevirisi sırasında kuşlarla ilgili bazı bilgiler ülkemize uyarlanmıştır."

Kitabın ana başlıkları:

  • Nasıl kuş gözlemcisi olunur
  • Kuşların davranışları
  • Bahçe kuşları
  • Dışarıda gezerken
  • Yaşam alanları
Bunların yanı sıra kuş çizmeyi, plastik bir şişeden basit bir kuş yemliği yapmayı öğretiyor, her bölümde faydalı ipuçları veriyor. Bir de bonus olarak 40 kuş türünün sesinin yer aldığı CD hediyesi var ki, kitaba "artı" bir değer katmış.
Şu blog aleminde kuşlarla ilişkisine bakıp özendiğim dostlarım var. 
Öncelik tabii ki Bolat`ın, İstanbul İstanbul Olalı der ama o bir kuş gözlemcisi. Bolat`tan öğrenecek çok şeyimiz var!
Ta uzaklardan ama bizim Evin Delisi Başak`ın evinin önüne geçen sene yuva yapmış Amerikan Nar Bülbülü`nün yumurtalarının rengine hayran olmuş, tüm hikayeyi takip etmiştim, unutmadım.
Kuş camiasından son haber ise buralardan göçüp gitmeden yaptığı/yapmak istediği her şeyi yazan Ben Ölmeden diyen Güven dostumuzdan. Oturma odasına girip çıkan, yuva yapan ve yumurtlayan kumruların hikayesini de merakla izliyorum, yavrular çıkmadı henüz:)

Şimdi bu dostlara özenmemek elde mi? Kıskanıyorum uleynnn:)

Ben de Bolat`ın hep dediği gibi "lütfen başınızı kaldırın" diyorum.(nokta)
...........................................................................

Bahsi geçen adresler: 

Kitapta yer alan bazı adresler:
www.kustr.org
www.kusbank.org
www.yasayanbahar.org
www.kad.org.tr
www.dogadernegi.org
(Not: Verilen adreslerin bazıları açılmıyor.)

28 Mart 2012 Çarşamba

Durum Budur!

Mr.E, meğer hiç sevmezmiş yarım işleri....Bir pazar günü mimlenince öğrenmiş oldum:) Mr.E, ismi sır gibi dursa da "hafta sonu yorumcusu" olarak tanındığım blogunu pek bir severim. Meraklısı için "Bu da mı gol değil?" bir tık ötede:))

Sıkı bir mim takipçisi ve yanıtlayanı olmadığımı belirtip geçiyorum cevaplara:

Kendini seviyor musun?
Kimi zaman şımarıklığa varacak kadar evet!

Yapmaktan hoşlandığın şeyler nedir?
Bazen yazılarımın içinde anlattıysam da (bazen satır aralarında) cevabı uzatmak anlamında tekrar olsun: 
Dostların birlikte olduğu, uzuuuuunnnn oturulan yeme-içme masaları, mutfak kesinlikle benim için doğru adres, müzik ruhsal ihtiyaç, biraz fotoğrafçılık oyunu, çocuklarla çocuk olduğum her türlü aktivite ve tabii ki dikiş! (hoşlandığım şeylerden unuttuğum varsa üzülmesin kendileri:))

Hedeflerin nelerdir?
Koca koca planlar yapmayı başkalarına bırakıyorum. Öyle büyük adam olma planlarım biteli yıllar oldu:)

Kendini bir cümle ile anlatabilir misin?
Gevezeliğim tutar anlatamam!

Nefret ettiğin şeyler nelerdir?
Nefret demeyelim de biraz yumuşatalım, hoşlanmadığım diyelim. 
Sınırlarını çok keskin çizen insanlarla işim olmaz, esnek olmak lazım şu kısa hayatta!
Herkesin herkesi sevmesi mümkün değilse de saygı şart; karşısındakini hiçe sayan insanlar çevremde olmasın bir zahmet:)
Çocukların işitme yetisini kaybetmeyi hedef alan gürültücü oyuncakları kusura bakmasınlar hiçbir zaman sevmedim. (bir itiraf: hediye olarak gelenler de kısa sürede yok ediliyor tarafımdan:))
Doğayı evinin çöp kovası gibi görenleri dövebilecek potansiyele sahibim. Örnek alınabilecek ülkeleri yüzyıl kadar geriden takip ediyor olmanın utancını taşıyorum.

Favori şarkıların, filmlerin, kitapların?
Önceki mimlerden birinde aynen şöyle demişim: "Tipim göstermez ama Heavy Metal müzik dinleyerek büyüdüm:  Manowar, Slayer, Anthrax, Iron Maiden, Overkill taptığım gruplardı-ki hala severim. Şimdilerde müzik ayrımı yapmam, iyi yapılan müziği dinlerim."
Ama birkaç şarkı adı da vereyim hazır sorulmuşken: 
Broken, Beat&ScarredFear of the DarkVeil of DeceptionSad But True, Smells Like Teen Spirit...gibi listeyi uzatmak mümkün. Alternative rock, indie rock, world music...hayatıma sonradan katıldılar, türünün iyi gruplarını pas geçmem, dinlerim.
Küçüklüğüm Beta-VHS video kasetlerinden yoğun olarak film izlendiği döneme rastladığından korku filmleri ile Yeşilçam klasikleri arasında geçti:) 
Çocuk aklımla izlediklerimi bir yana bırakırsam listem şöyle olabilir mesela: Thelma&Louise, Seven, Devil`s Advocate, Sweeney Todd, Trainspotting, Life is Beautiful...
Okuduğum tek tük kitaplar arasından birkaç isim yazacak olursam Oruç Aruoba-de ki işte, Latife Tekin-Aşk İşaretleri, Buket Uzuner-Benim Adım Mayıs, Kürşat Başar-Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları...

İlham aldığın kişiler kimlerdir?
Öğrenme kanallarım her daim açık olduğundan doğru insandan gelen her türlü ilham perisi hoş gelir:)

Death Note`u sen bulsaydın ne yapardın?
Tırsardım sanırım, ben de Mr.E gibi sahip arayışına girerdim:))

Mim konusunda elimden gelen bu mudur, budur!
Mimi kime şutlasam derken içimden geçen işte bu adres: Doz, sevgili Doz`um....Zevkle okuyacağıma eminim:)

Biraz da benden, bizden....

Hatırlarsanız Pi-shirt yapma gibi bir sözüm vardı. Pi günü falan kalmadı ortada ama söz sözdür. Tekstil kalemleri arayışım mutlu sona ulaştı. Ayrı ayrı değil de, Faber Castell`den set olarak buldum. Böylesi daha ekonomik, arayanlar not düşsün....
Yalnız sazı eline geçiren Kai Felix, hiç olmazsa bir ön çizim yapalım derken boyamış çoktan, keyifle ve gururla giyiyor...

Erdil Yaşaroğlu`nun karikatürlerini çok sevdiğimden zaman zaman paylaşıyorum. Bu kez karikatür değil ama gene ondan ve çok güzel bir çizim paylaşıyorum. Penti için çorap tasarlayan, aralarında Kenan Doğulu, Ayşe Arman gibi isimlerin yanında Erdil Yaşaroğlu bence en hoş işi çıkarmış. Özellikle kedi sevenler için:) 
Çorapların satış geliri, Hürriyet Gazetesi Aile İçi Şiddet Alo Yardım Hattı`na aktarılacak. Hepsini incelemek isterseniz Penti`yi ziyaret etmek serbest:)

Geçen hafta eve birkaç dost gelecekti. Dr.Oetker amca bizim eve girmediğinden zahmetine katlanıp girdim mutfağa tabii, fırsat kaçmaz. Bazen bazı şeylere takılırım, mesela bu profiterol hamurunu kim icat etti gibi. Hadi kek, kurabiye falan tamam da, bu hamur ilginçtir. Suyun içinde yağ eritmek kimin ve nasıl aklına gelir? Bu zaten belli olmadığı gibi doğum yeri de belli değil. Kimi kaynaklar İtalyan der ama  Fransız olarak bilinmesi daha yaygındır.
Öte yandan herkesin bildiği İstiklal Caddesi`ndeki İnci Pastanesi`nin hikayesi başka şey anlatıyor: 

"Türkiye’ye 15 yaşındayken gelen Arnavutluk doğumlu Luca Zgonidis, babasının ölümünden sonra pastacı çıraklığı yapar. 1940’ların parasıyla 45 bin lira hava parası vererek İnci Pastanesi’nin bulunduğu mekânı tutarlar. Zgonidis, şöyle devam ediyor: ‘İlk günler çok zorluk çektik. Kendim birşey icat edip bir de isim uydurunca çok iyi tuttu. Anlayacağınız profiterolün kendi de adı da uydurmaca."

Bundan sonrası sanırım Bolat`ın işi, etimoloji kısmını ona bırakıyorum:)

Bizim profiterole gelince, dostların son anda planı değişip gelemeyince pek bir üzüldük(!). İştahımız bir açıldı, ertesi gün bile suçluluk duygusu peşimizi bırakmadı:))


3 Şubat 2012 Cuma

Ey Aşk!



Şöyle anlamlı bir şiir yazayım altına, okuyanlar iç çeksin çok isterdim. Dalıp gitsinler uzaklara, ilk aşk (belki de son) hatırlansın, belki pişmanlıklar, aşık olmanın ihtimali kurgulansın kafalarda....
Ama yok, çıkmaz benden. En salya sümük aşık olduğumda bile şiir ya da şiir yollu bir şey çıkmadı. Anlamam şiirden. Ama görünce haksızlık etmem, okurum mutlaka, kafamda kalır bazı bazı.

Kafayı bu kadar kalp dikmekle bozmuşken aşk konusunu es geçmek olmaz. Taraflara bakarsak herkes kendine göre çabalar da acaba biz kadınlar daha mı çok kendimizden veririz? Yoksa bu sadece kadın-erkek algısındaki farktan mı kaynaklanır?

Çok da büyütmeyelim olayı:) Bana öyle geliyor ki, herkes kendisi olsa, aşk 'kasıntı'larını bıraksa, teoride aşık şöyle yapar, böyle davranır bölümlerine takılmasa doğal akışıyla ortak yol bulma, olayı sevgi boyutuna kaydırma belki daha kolay olabilir(mi?).


Kadın-erkek arasındaki farklılıkları daha iyi kavrayalım, aşk-meşk durumlarını çözelim(!) diye hizmette sınır tanımayan ıvır zıvır sektöründen çıkma, çok önceden gördüğüm, bildiğim bir sözlük türü var Almanya`da. Her eve lazım türden:))) Türkçe olarak çıksa yok satar gibi...(yoksa var mı?)
Alıp okudum mu?-Hayır!!! Çözme, anlama, algılama, taktik geliştirme işini beni anlamaya çalışanlara bırakıyorum:)

Kadın-Almanca
Almanca-Kadın
Almanca-Erkek
Erkek-Almanca

Erdil Yaşaroğlu`nu yukarıda hatırlamışken 28 aralık 2011`de dünyanın en büyük karikatürünü ekibiyle hayata geçirip Guinness Dünya Rekoru kırdığını da bilmeyenlere söyleyelim. Nerede, ne zaman, nasıl gibi detayları öğrenmek isterseniz aşağıdaki video ideal, bununla da yetinmeyip bir de adres isterseniz de buraya... 
Bir hatırlatma daha, videoyu Facebook`ta paylaşan her 10 kişi adına bir fidan dikilecek(miş.)

Dikkat: Video bol reklam içerir!