Geçtiğimiz hafta sonu annemi ziyaret ettiğimde bana gene o harika dantel örtülerinden verdi, evimin örtü sponsoru diyorum artık ona:) Ben de o yaşlara geldiğimde umarım en az onun kadar üretmeye devam ederim.
Bir baktım ki annem hakkında bloga yazalı iki seneyi geçmiş. O zamanlar 72 yaşında demişim. Yaş değişti elbet ama annem aynı o yazıda anlattığım gibi:) "Anneler Günü" hatırına o çok okunan yazımı tekrar yayımlıyorum:
Bir baktım ki annem hakkında bloga yazalı iki seneyi geçmiş. O zamanlar 72 yaşında demişim. Yaş değişti elbet ama annem aynı o yazıda anlattığım gibi:) "Anneler Günü" hatırına o çok okunan yazımı tekrar yayımlıyorum:
Kıymetlim!
Herkesin annesi kıymetlidir, özeldir. (babaları belirtmeme gerek var mı:)
Benimki de öyle, gelir ve geldiği gibi her işime koşturur. Zannetmeyin ki çıtır bir durumu var, tam 72 yaşında! (bilmiyorum ne dersiniz, maşallah mı dersiniz, tahtaya mı vurursunuz ama bir şey yaparsınız artık:)
"Gelmişken mantı açayım, sarma sarayım, ütü yapayım" modunda tüm zaman geziyor evin içinde. Frenlemezsem kendimi kötü ve tembel hissetmeme yol açıyor bu durum:)
Bazen çok konuşur, saymayı yıllar önce bıraktığım için kaçıncı baskı olduğunu bilemediğim hikayeleri tekrar, tekrar ve tekrar dinlerim. Kimi zaman tanımadığım, bilmediğim insanlar söz konusu, kimi zaman dizi kahramanları, kimi zaman hasta-doktor hikayeleri....Olsun, kulağım aşınacak değil ya, günlük yaşamda ne saçmalıklar dinliyorum, annemi mi dinlemeyeceğim yani! Dinliyorum, hatta yetmiyor üzerine nadide yorumlar yapıyorum:)
Hiç bitmeyen "ben senin yaşındayken..." diye başlayan cümlelerin sonu gelmez. Bende beğenmediği ne varsa suratıma vuracak cüreti vardır, canımı yakar bu durum bazen. Mesela hep koyu renkleri giymemi hiç beğenmez (ona göre yaşlı renkleri bu renkler), neden makyaj yapmam hiç anlamaz (kadın dediğin kendine bakar, hiç olmazsa ruj sürer), kilo alırsam yandım (kendine hiç bakmıyorsun der), çocuklara sesim yükselse (aaa sen de çok bağırıyorsun çocuklara der), telefonla çok konuşursam (neden bu kadar çok arıyorlar seni der), arayan bir erkek arkadaşsa (kadın-erkek arkadaş olmaz der)...
Ha bir de kız çocuk takıntısı var ki, yıllardır başımın belası. Kendisi dört kız doğurup tekne kazıntısında (bu ben:)) ancak durmuş, benzer performansı benden bekliyor. Hiç olmazsa bir kere daha doğurursam belki kız olurmuşmuşmuş....
Cevabım her zaman net, "hiç niyetim yok" olmasına rağmen, bitmedi kız çocuk muhabbeti.
Yetmiyor bir de çocukları dolduruyor konuyla ilgili. Çocuklara "kız kardeşiniz olsa ne güzel olur değil mi" tarzı soruları özellikle ben yokken soruyor artık. Nasıl mı biliyorum, ikisi de gelip "anne sen çok tembelmişsin, kız çocuk yapmıyormuşsun. Anneannem öyle söyledi" gibi dedikoduları hiç vakit kaybetmeden yumurtluyorlar:))
Ama tüm bu provokasyon bir işe yaramıyor, kız konusu bizim evde komple kapsam dışı!
Bilirsiniz anne olduktan sonra insan hayata da, ailesine de, özellikle annesine bambaşka bir gözle bakar. Ben nasıl bir anneyim şimdilik bilemiyorum ama olmak istediğim bir anne modeli var, yani en azından ne olmak istediğimi biliyorum, -ki bu da iyi bir şey:) Örneklemem gerekirse, hani Kaybedenler Kulübü`nde Serra Yılmaz`ın anne rolü var ya, işte ondan istiyorum. (oh be siparişi verdim rahatladım:))
Oğlanlar "özledim" dememe gerek kalmadan gönülden gelsinler bana, sahte bir saygı değil, içten bir saygı olsun aramızda, sevgililerinin dedikodularını yapalım, hatta bazen konsere gidelim keyifle, sevdikleri yemekler olsun, beraber girelim mutfağa bazen, ortak sevdiğimiz müzikleri dinleyelim, yeni albümleri, filmleri tartışalım, işlerini anlatsınlar, tartışalım da zaman zaman...bildiğiniz hayat işte, ama kaprisi, nazı alınmış, dürüstlük önde....
Önümde uzun yıllar üzerinde çok çalışmam gereken bir ödev listesi var ve ben neyse ki bu durumun farkındayım:)
Annemi çok sevdiğimi yazmış mıydım?
Not: Anneme bu yazıyı önizleme olarak gösterdiğimde bana "ablan da görecek mi bu yazıyı" diye sordu, "evet" dedim, peki "İngiltere`deki ablan?", "evet" dedim, "aslında tüm dünya!" Şaşkın gözlerle baktı bana:) Ne hatırladım dersiniz, "Peki, Zeki Müren de bizi görecek mi?":)))))