Kapadokya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kapadokya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2013 Pazartesi

Büyülenip Döndük

"Kaçtım, kaçıyorum" diye ses etmeden bir soluk gidip geldim. Kapadokya`ya, başka bir deyişle "güzel atların ülkesi"ne... Aramızdaki bağ yıllar önce kuruldu, sadece birkaç gün kalıp öylesine etkilenip dönmüştüm ki, çocuklarla da mutlaka gidilmeli listesine çoktan girmişti.
Bizim gibi zaten havuz turizminden pek hoşlanmayan bir aile için okulun bahar tatilinde olmasının anlamı büyük. Hiç olmadık zamanda, sıcağın henüz kavurmadığı günlerde tadından yenmez bir tatil fırsatı, daha ne olsun!
Zemi yürüyüş yolu
Pazar pazar konuyu çok da uzatmak niyetinde değilim. Kapadokya anlatıyor zaten her şeyi, tüm büyüyü...Nasıl oluştuğunu, coğrafi özellikleri, tarihini, kimlerin gelip geçtiğini her kaynaktan detaylı şekilde okuyabilirsiniz.

Yürümeyi sevenler ve turistik aksiyonlardan uzak kalmak isteyenler için Zemi Yolu
Kapadokya`da en güzel manzara için sanırım Uçhisar Kalesi en iyi adres.

Uçhisar Kalesi`nden manzara

Uçhisar`da Tipik Türk Evi`ne uğradık. (bkz. Tipik Türk Evi) İsmail Amca bu Peribacası`nda doğmuş. 1982 yılında Unesco`nun el koymasıyla taşınmak zorunda kalmış. 1996 yılından beri de tekrar ailesi ile birlikte doğduğu evde yaşamaya kiracı olarak devam ediyor. İster bir şeyler için, ister yemek rezervasyonu yaptırın. Yanında İsmail Amca`nın muhabbeti de artısı:)

Tipik Türk Evi`nde muhabbet!
Güzelyurt yol ayrımına gelince aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir yazı okuyorsunuz: "Güzelyurt`u görmeden Kapadokya`yı gördüm diyemezsiniz!"
Bu iddialı sözün üstüne Güzelyurt`u görünce hak veriyorsunuz. Müthiş!


Güzelyurt, (eski adıyla Karballa, Rumların kullandığı Kalvari ve bu isimden türetilen Gelveri), topraklarında birçok medeniyete beşiklik etmiş:  Eti, Hitit, Pers, Kapadokya krallığı, Eski yunan, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı.
1924 Mübadelesi`ne kadar ilçede Rumlar ve Türkler bir arada yaşamışlar. 1924`den sonra buradan göç eden Rumlar, Yunanistan`ın Kavala şehrine bağlı Nea Kalvari`ye yerleştirilmiştir.

Güzelyurt`ta görülebilir 17 kilise olduğu biliniyor. Bazıları; Sivişli Kilise, Koç Kilisesi, Cafarlar Kilisesi, Manastırlar Vadisi Kiliseleri, Kızıl Kilise... Bunun yanısıra 7 yeraltı şehri bulunuyor. En çok bilinen iki tanesi, Cevizli Sokak Yeraltı Şehri ve Gaziemir Yeraltı Şehri`dir.

Yüksek Kilise. Havanın bizi uçurduğu, kilisenin camlarının çarptığı, vuuuu diye rüzgarı dinlediğimiz çok mistik bir havada ziyaret ettik.


Güzelyurt ilçesine bağlı, Ihlara Vadisi`nin devamı olan Belisırma Köyü`nü de görmeden gitmek olmazdı. Burası da tarihi dokusuyla, lezzetli yemekleriyle akıllara kazınıyor. Bisiklet turu yapanların, yürüyüşe çıkanların uğrak yeri...

Veletler oynuyor, yanlış anlaşılmasın:) - Belisırma Köyü

Kapadokya`da şimdiye kadar 3000`den fazla kilise olduğu biliniyor. Kiliselerin çoğu eski dönemlerde tahribata uğramış. Göreme Açık Hava Müzesi içindeki Karanlık Kilise iyi bir durumda, fotoğraf çekmek yasak. Ve ziyaretçi sayısını azaltmak amacıyla ekstra ücrete tabi.

Kiliselerden bazıları
Bir vadi içinde yer alan Soğanlı Köyü`nde bulunan 50 kadar freskli kiliseden 10`u gezilebiliyor. Bu kiliselerin en önemli özelliği tüm Kapadokya`da kayaların kubbe olarak şekillendirildiği kiliselerin bulunduğu tek yerdir.
Köyün yerleşim yerinde kayaların düşmesi sonucu 12 sene önce köy boşaltılmış, halk dışarıya taşınmak zorunda kalmış. Günümüzde eski yerleşim yerinde sadece 4 hane yaşamakta.
Aynı zamanda Kapadokya`nın her yerinde gördüğümüz bez bebeklerin de evlerde yapıldığı ve tescillendiği yer Soğanlı Köyü`dür.
Soğanlı Köyü
Mustafapaşa`ya (Sinasos) geldiğimizde bizi 150 yıllık konak karşıladı. Burası Kapadokya Sanat Tarih Müzesi, diğer adıyla Bebek Müzesi. Müze kurucusu ve folklorik bebek sanatçısı Sibel Hanım`dan burasının Türkiye`nin ilk el yapımı bebek müzesi olduğunu öğreniyoruz. 2001 yılında satın alıp restore ettiği konağı 2006 yılında halka açmış.

Merkezden biraz yukarı doğru yürüyün ve başınızı kaldırın!
Halk oyunları ekipleri, Köroğlu, Nasrettin Hoca, macuncu, yorgancı gibi sokak satıcıları, padişahlar, sultanlar...kültürümüze ait figürlerin bebeklerini görmek mümkün. Sibel Hanım`ın yaptığı 2000 civarında bebek var. Aynı zamanda farklı ülkelerden bağışlanmış bebekler için de ayrılmış bir bölüm mevcut. (bkz. Kapadokya Sanat Tarih Müzesi)
Konağın müzeden ayrı bir bölümü ise butik otel olarak hizmette. (bkz.Büyük Sinasos Konağı)

Bebek Müzesi ve bizim turistik pozumuz

Çömlek denemeleri yapmadan dönemezdik elbette. Zannettiğimden zor tabii:)

Elinden geleni yapan Mutlu Eller ekibi:)

Ve elbette Melekler Evi!

Daha önce de bahsetmiştim sanırım. Tur şirketleri ile bir yere gitmeyi, koca koca otellerde kalmayı pek sevmem. Mümkün olduğunca kaçarım bundan.
Küçük otellerin bana göre en büyük artısı ev hissi vermesi. Konuşabilceğiniz, bilgi alabileceğiniz muhatap kişilerinizin olması da diğer artısı.
Melekler Evi`nin güler yüzlü sahipleri Arzu Hanım ve Muammer Bey mimarlık bilgilerine sevgilerini de katmışlar, Melekler Evi gibi harika bir mekan yaratmışlar.
Melekler Evi belgeselini de izledikten sonra gösterilen maddi manevi tüm emeğe bir kez daha saygı duydum.
Melekler Evi`nden ilk "merhaba"
Muammer Bey daha ilk günden kendi çizdiği Kapadokya haritasını elimize verip öyle bir anlattı ki bu harika yerleri sayesinde gezdik, klasik rota içerisinde pek olmayan bizim için pek çok yeni yerler keşfettik.

Melekler Evi`nde her detayda sevgi saklı. 
Tekrar tekrar çok teşekkürler. Güler yüzünüz, sıcaklığınız, nefis yemekleriniz ve tüm yardımlarınız için...Gene görüşeceğiz mutlaka! (bkz. Melekler Evi)

Bu yapılır mı bana! Birileri lokmalarımı sayıyor:)
Sadece bu kadar mı gezdik? Siz bu listeye Kaymaklı Yeraltı Şehri`ni, Zelve`yi, Çavuşin`i, Avanos`u (Avanos`taki saç müzesi; fotoğraf çekmek yasak. Çok çok ilginç, Guinness Rekorlar Kitabına da girmiş.), sayısız kilise ve manastır, Sobesos Antik Kenti (Romalılardan, kazı hala devam ediyor), Ihlara Vadisi`ni, Göreme`yi, Ürgüp`ü ekleyin.

Kapadokya dosyası kapandı mı? Hayırrrrr! Ne mutlu ki bitecek gibi değil, aklımın ve ruhumun kaldığı çok yer var orda...

Not 1: Tüm buraları gezerken yanınızda mutlaka Müze Kart olsun. Yoksa bile müze girişlerinde söylerseniz hemen çıkartabilirsiniz. Kart bedeli 30 TL. (yani, iki yeraltı şehri giriş bedeli)

Not 2: Bir şey daha öğrendik, eskiden yabancılar için Müze Kart mümkün değilken, artık Türkiye`de yaşayan ve vatandaşlık numarası sahibi yabancılar için de mümkün hale gelmiş.