30 Mayıs 2016 Pazartesi

Yine Bi` Gün Sakız`dayız...

Ne var bu adada bu kadar gidip görecek diye sorsanız cevabın herkesi memnun edeceğinden şüpheliyim. Öyle ya herkesin tatil, huzur, mutluluk beklentisi farklı. Bence şöyle, bence böyle kısmına uzun uzun girmiyorum, ki daha önce yazdığım birkaç Sakız Adası yazılarından durumu anlayabilirsiniz.
http://www.mutlueller.com/2015/04/pirgi-pyrgi.html
http://www.mutlueller.com/2015/04/mesta-mesta.html
http://www.mutlueller.com/2015/05/sakz-adasndan-notlar.html


Geçtiğimiz haftaki bu kısacık tatil için kendimize birkaç alternatif sunup yine Sakız Adası`nda karar kıldık. Adanın bilmediğimiz köşelerini keşfetmek üzere Çeşme`den yola çıktık. (Ulaşım, bilet vs. için yukarda verdiğim linklere tıklayabilirsiniz.)


Adanın kıyı şeridindeki kafelerin sırasında yer alan eski bir binanın kapı kolu ürkütücü değil mi sanki biraz?

Konaklamak için yine Kampos bölgesini tercih ettik. Hep diyorum adada öyle ultra lüks, her şey dahil tarzı bir turizm anlayışı yok. Bizimki şöyleydi: temiz yatak, ada ürünlerinden kahvaltı, kuş cıvıltıları, uçsuz bucaksız turunç bahçeleri önünde. Köylerde de kalınabilir, ancak merkeze yakın olayım dersen Kampos bunun için en doğru adres.




Kampos deyince aklımıza hemen iki aracın zor geçtiği dar sokaklar, hava şartlarından korunmak için bahçe duvarları yüksek görkemli evler ve turunç kokulu bahçelerindeki tarihi sarnıçlar geliyor. (Bölge hakkında daha detaylı bilgi için http://www.chios.gr/en/kampos-of-chios )



Koruma altındaki bölgede restore edilmiş ve çoğu otel olarak hizmette olan yapılar kadar aralarda hiç dokunulmamış harika evler, bahçeler de görmek mümkün. Ne hayatlar, ne hayaller geçti gözümüzün önünden.


Citrus`a yine uğradık, bu defa daha önce kapalı olan müzesini de gezip yine reçellerine dadandık.




Küçük, derli toplu özenli bir müze, giriş ücretsiz. Citrus`un kafesinde soluklanıp, müzeye uğrayıp, reçellerine de göz atarsanız adada yapılması gerekenler listesine bir çentik atmış olursunuz.


Ritüeli bozmayıp mis kokulu dağ kekiği toplamak için tepeye tırmandık yine.





Kaldığımız birkaç gün boyunca kararsız olan hava, bir günü de sağnak yağmura bıraktı. O gün merkezde yer alan Sakız Denizcilik Müzesi`ne uğradık. Bağışlanan tarihi bir köşkün içinde Sakız`ın denizcilik tarihi, denizciliğe verdikleri önem ve katkılarıyla ilgili ufak bir yolculuk yaptık. Denizcilik Müzesi bir yana, köşke hayran kaldım. Girişler ücretsiz, dilerseniz vakıf için ufak bir bağışta bulunabilirsiniz.




11.yüzyılın ortalarında inşa edilen ve Unesco tarafından koruma altında olan, adanın önemli yerlerinden biri olan Nea Moni`ye yine uğradık. İlginç, terk edilmiş, mistik bir havası var buranın. İki kez gelip daha önce göremediğimiz küçük müzesi bu kez açıktı.


Nea Moni`de bu küçük bir müze dışında bir de yemek odası var. Burası da normalde kilitli, o gün müzeyle birlikte burayı da ilk kez görmüş olduk.


Masanın etrafındaki delikler toplam 48 adet, çatal bıçak koymak için yapılmış.


Balıkçı köyü Lithi.


Uyuyan güzele Sakız sokaklarında rastladık. İnsanın yanına yatıp uyuyası geliyor, bu nasıl uyumak böyle:)


Bu Sakız ziyaretinde diğerlerinden farklı olarak beni en çok heyecanlandıran bir akşam Trio Chios`u dinlemeye gitmemiz oldu. Çok öncelerden bildiğimiz bu mütevazı grubu belki hatırlayanlarınız olacaktır. Doublemoon etiketiyle, Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios 2010 yılında gerçekleştirdikleri bir proje ile arşivlik bir albüme imza atmıştı. Albümün adı: "Ege`nin İki Yanı" Arşivlik lafını şık durduğu için yazmıyorum, alın atın arşive. Dinlerken beni hatırlarsınız:)



Sesini açın, kapatın gözlerinizi ve dünyadaki tüm güzellikleri geçirin kafanızdan...


Not: Fotoğrafları çeken eşim Niels`e teşekkürler. İzinsiz kullanmayın lütfen.

27 yorum:

  1. Cunda adası ve Bozcaada'da geziyormuşum gibi hissettim . Sakız adasını görmeyi o kadar çok istiyorum ki , aslında Çanakkale'de yaşamanın avantajını kullanıp gitmek için daha çok bahane üretebilirz ama her yıl 'bu yıl' diyoruz ve o yıl seneye kalıyor :) Ahh ama bir gün mutlaka gideceğim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de hala Bozcaada`ya gidemedim. Paylaşımları görüp görüp bir ara gidelim diyorum eşime ama hep kalıyor. Bazen kısmet mi demek lazım bilmiyorum bağlıyor insanı:)

      Sil
  2. Sakızı ben de çok merak ediyorum. İki sene önce gitmek istemiştik fakat aksilikler yüzünden gitme fırsatım olmadı. Ama bir gün mutlaka gideceğim. Hele de anlatımınızdan sonra daha bir heyecanlandım. Sevgiyle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım gidersiniz bir gün. Ayvalık, Cunda da sevdiğimden Sakız da benzer bana kalsa. Midilli de öyle. Gitmediyseniz orası da hafta sonu için bile gidecek mesafede. Sevgiler:)

      Sil
  3. Yunanistan'da çok yere gitme fırsatı buldum, şu dibimizdeki Sakız'a bir türlü gidemedim. :) En kısa zamanda gideceğim, bambaşka bir enerjisi var buranın uzaktan. Trio Chios'a denk gelmeniz de şahane olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan`ı genel olarak seviyorum ben. Kendimi rahat hissediyorum, sanırım en büyük etkisi bu. Koştur koştur bir tempo yok, özellikle adalarda. Mikanos`u bilemiyorum, çok turistik olunca durum değişebilir. Trio Chios Sakız`da hep aynı yerde sahne alıyor. Bu kez denk getirdik iyi oldu. Çok severim:)

      Sil
  4. Eh şimdi aklıma Sakız Adası'nı soktun. Hangi hayalden hangisine atlayacağıma şaşırıyorum desem. Düşün ki hayallerimde bile sıraya koyamıyorum gidilecek yerleri.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah seni anlıyorum:) Sakız yakın ama ya. Bu kez katamarana denk geldik, 20 dakikada karşıdaydık. Hafif uzatılmış bir hafta sonu yeter biraz ada havası almak için. Yani çok büyük bir tatil planı yapmana gerek yok manasında söyledim:)

      Sil
  5. Teşekkür ederim, şarkı güzeldi akşamın bu saatinde iyi geldi yorgunluğumu aldı. Güzel bir gezi yapmışsınız, ne mutlu. Bildiğim yerleri yeniden görmeyi ben de isterim. Mutlaka eksik kalan bir şeyler olmuştur hem de son halini merak ederim. Fotoğraflar için bir teşekkür de benden Semi hanım. İyi akşamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müziği beğenmenize sevindim. Sevdiğimiz yerleri tekrar görmek iyi oluyor gerçekten. Her defasında başka bir yenilik keşfediyoruz. Sevgiler...

      Sil
  6. Görmek istediğim yerlerden biri Sakız Ada'sı. Belki bir gün.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok uzak değil, gidilebilir mesafede aslında:) Umarım bir gün gidersiniz...

      Sil
  7. Ah Semi bu yazı iyi olmadı,çok özendim.Gitmek için neden kolluyorum ama vize işleri çok yıpratıcı.Yeşil pasaporta geçtiğimde tutmayın beni :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana güzel haber, Yunan adaları kapı vizesi veriyor. Yani 15 gün geçerli, sadece belirtilen adalarda. Normal vize almana gerek yok:)

      Sil
  8. Dilerim bir gün ziyaret edebilirim..paylaşım ne hoş teşekkürler. .sevgiler..

    YanıtlaSil
  9. Harika yerler sanki bizim adaların havası var 2 kültür birbirine benzer yanı var gibi mutlu kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok benziyor. Belki o yüzden ben kendimi rahat hissediyorum oralarda, sevgiler:)

      Sil
  10. Evler cidden şahaneymiş. Saatler harcayabilirim o eski bahçelerde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazıları dökülüyor gerçekten. Kim bilir ne hayatlara tanık oldular...

      Sil
  11. yine bir semi ve ailesi klasiği. çok imreniyorum, çok:))

    YanıtlaSil
  12. Masaya takıldım ben, ne ilginç imiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Masa güzel gerçekten, çatal kaşık koyma yeri de hoş bir detay:)

      Sil
  13. En çok ilgimi çekenler, sakızlı ürünler:) Bayılırım.

    YanıtlaSil
  14. Bizdeki savurganlığı, hoyratlığa karşın adamlar medeni demekten kendimi alamıyorum, utanraraktan :( Doğuştan itibaren kulağına klarnet üflenmiş iki millet Yunanlılar ile Türkler derim :) Hüsnü ve Vasilis Saleas bu işin iki yakadaki pirleri, Serkan Çağrı'yı da unutmayayım darılır hoca :)

    YanıtlaSil
  15. Gidemesen de bir gidenden dinle ,gör hayal et demişler :)
    Yok aslı öyle değildi :)
    Ne diyelim yine keyifli bir aile gezisi olmuş. Darısı başıma (nerdeeeeee )Semicim :)

    YanıtlaSil